Yeni adresimiz
Ana Sayfa Yazarlar 28.10.2025 12 Görüntüleme

VARSAYIM

Her şeyi çok bilen, çok afilli konuşan var. Ama toplum olarak biz ne olacağını bilmiyoruz. Bu ekonomik koşullarda belini doğrultamayan alt gelir grubu vatandaşların yaşamını idame etme derdi ise bütün bilinmezlerin önünde kapı gibi duruyor. Gece yastığa başını borçla koymak zor, çok zor.

Terörsüz Türkiye ile başlayan süreç bir gün eşit yurttaşlık, bir gün ana dilde eğitim, bir gün başka söylem ve istemle sürüp gidiyor. Sırada yerel yönetimler mi var? Barış ve demokratik toplumun ucu geldi dayandı yeni anayasa dizaynına…

Toplumun tüm kesimlerinin ‘ikna’ edilmesi beklentisi var dendi.

İkna?

Nasıl olacak peki?

Bunu da bilmiyoruz.

Şapkadan ne çıkacak?

Varsayımlarda bulunuyoruz.

Hayali Küçük Ali’nin gölge oyununa dönen AB ile olan öykümüz varsayımsalımız olabilir mi?

”Avrupa Birliği üyeliğine giden yol Diyarbakır’dan geçer” diyerek tek cümlelik özet çıkarmıştı Mesut Yılmaz.

Giriyoruz girdik, ”bekleme odasına alındınız”, uyumlanma iyi gidiyor olmadı kötü gidiyor derken..Ne acayip İşler. Melih Gökçek”in büyük coşkusu işte! Vatandaşa ver gazı. Hatta sahte pırıltıları gizleyen gündüzün ışığında ”girdik” diye havai fişeklerle (Ankara 2017) kutlanırken.

Olmadı.

Ama kapılar kapanmadı. Fırsat kapısıdır diye Gümrük Birliği kapısından girdik, göçmenlere kapıları açtık gene olmadı.

Beklentilerinin arkası kesilmeyen ve iki yüzlü AB’nin üyelik koşulları nelerdi?

Kopenhag Kriterlerinin ardından AB’ye aday ülkeler siyasal ve ekonomik kriterlere ek olarak AB müktesebatını da kabul etme yükümlülüğü altına girmişlerdir. AB’ye tam üyelik sürecinde ekonomik ve siyasi kriterlerin karşılanmasının ve bu alanda gerekli yasal düzenlemelerin yapılmasının öncülü, anayasanın yapılacak reformlara engel olacak hükümler içermemelidir. AB’ye aday devletlerin anayasal düzeyde AB hukukunun mutlak üstünlüğünü sağlayacak değişikliklere gitmeleri kaçınılmazdır. Anayasamızın 6/3. maddesi AB üyeliğine engeldir.

Peki, Avrupa Birliği devlet olabilir mi?

2022’de Macron Avrupa Parlamentosu konferansında çok vitesli Avrupa ya da AB Konfederasyonu önerisini getirdi. Hem federatif hem konfederatif yapıya sahip AB Devletleri olarak tanımlanabilecek yeni bir Avrupa’yı önermişti. Bununla ilgili AB uzmanı Bahadır Kaleağası ”AB’de fiiliyatta oluşmuş çok çemberli bir yapının olduğunu, Avrupa Konseyi, Euro bölgesi, Schengen, Nato’nun zaten olduğunu, 21. yy bahisleri dikkate alındığında zaten başka seçeneğin de olmadığını, zorunlu bir gidiş olduğunu belirtmiş.

Burada tek millet gerçeğine karşı niyetler ortaya koyanlar akla geliyor. Millet unsuru ortadan kalkarsa devletin varlığı da tehlikeye girer. Anayasanın 3. maddesi  ‘bölünmez bütünlüğü ifade eder.

**”Türkiye Cumhuriyeti bir Federal devletin federe devleti yani bir eyaleti haline gelemez. Keza Türkiye devleti başka devletlerle birleşip eşit haklarla bir federal devlet te kuramaz. AB’nin gelişim seyri Federal devlet olma yolundadır. Eğer AB bir Federal devlet niteliğine bürünürse kanımızca Türkiye’nin bu Federal devlete katılmasına Anayasamızın değiştirilemeyecek maddeleri arasında yer alan 3. maddesi engel teşkil eder.Bir devlette iki egemenlik olmayacağı gibi iki devlet te olamaz. **

Varsayım.

”Parazit olur, kokoreç, işkembe, kelle paçayı bırak ta gel ” demişliği de olan ey AB. Bunları geç.

Bizim içimizde daha daha tehlikeli parazitler var.

*Prof. Kemal Başlar/AB’ye Katılım Sürecinde Türk Anayasasının Uyumlaştırılması Sorunu

**Prof. Kemal Gözler/Anayasa.gen.tr

reklam

Yorumlar

Yorumlar (Yorum Yapılmamış)

Yazı hakkında görüşlerinizi belirtmek istermisiniz?

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Özgün Haber Reklam Alanı
Özgün Haber Reklam Alanı
Tema Tasarım | AnatoliaWeb