EROS SUÇLU
Aşk, kavuşamayanlar içindir.
İki âşık kavuştuğunda “Aşkın zaferi” gerçekleşti sanırız ama zafer, insanlarındır; bu kavuşma aşk için tam bir yenilgidir.
Başlarda tutkuyla, şehvetle ve seksle naralar atılır. Aşk, deli gibi çarpsalar da iki kalbin değil, tenlerin dansıdır. O anda iki ruhun şarkısı da devreye girebilirse tutkulu bir aşktan söz edebiliriz.
Yine de sonsuza kadar ne sürebilir ki?
Eros suçlu! Evet evet, bütün suç onun!
Tanrıları ve ölümlüleri, okuyla vurup birbirine âşık eden o tombul kanatlı bebek, her şeyin sorumlusudur.
Kalbimizde horozunu öttürür, uyanıveririz aşka; güllerini başımızdan aşağı döker yaprak yaprak, hayal âleminde geziniveririz; flütüne üfler, tüm sesler susar da kulaklarımızda boyuna âşık olduğumuz kişinin sesini duyuveririz; yunus balıklarını sularımızda yüzdürür, hazzın doruklarına ulaşıveririz. Aman ha, canı isteyip de yakarsa aşk ateşini; horoz susar, güller solar, flüt kırılır, yunus balıkları gözyaşımızda yüzmeye başlar! Aşkı tatmayan Eros eğlenirken bize cehennemi yaşatır elinde tuttuğu meşalesiyle…
İşler değişti çoktandır.
Eros büyüdü ve yakışıklı bir delikanlı oldu. Bir gün, annesi Afrodit’ten bile daha güzel olduğu söylenen bir kızı – annesinin isteğiyle – çirkin bir adama âşık etmek için düştü yola… Okunu ve yayını aldı, hazırdı fırlatmaya… Göründü nihayet güzeller güzeli prenses Psyche. İşte o anda, olan oldu! Eros, yanlışlıkla kendi kalbine sapladı kendi okunu.
Âşık eden, âşık oldu.
Devamı uzun hikâyenin, Eros kendi derdine düştü, aşkını sürdürdü, soyunu çoğalttı ve unuttu biz insanları… Sanırım nefret onun yokluğunda çoğaldı.
Kim yaşıyor aşkı?
Kimin kalbinde bir ok var, Eros’un attığı?
Aşk da dönüşmeye başladı, tutku dindikçe, şehvet söndükçe ve seks bittikçe… Yerini “Sevgi”ye bıraktı sessizce… İnsanlar, bir zamanlar delice âşık olduklarıyla ayrıldılar; ayrılmayanlar ise ‘sevgi’nin kanatları altına sığındılar; dostça, arkadaşça, anne, baba veya kardeş gibi yaşmaya başladılar aynı evin içinde… Bazen nefret duyan – hatta çoğunlukla belki – iki düşman olarak gördüler birbirlerini, biri köle gibi diğeri efendi gibi hissetti hep ama ayrılmadılar, ayrılamadılar.
Aşk gitti, sevgi kaldı; kalan sevgi de nefret ile iç içe sanki…
Eros Suçlu!
Eros’un kanatlarını kesti Kronos.
Belki de o yüzden terk etti bizi Eros.
Kanatları yoksa nasıl uçup gelsin ki yanımıza?
Bıraksaydı da yeseydi Kronos, Zeus’u!
Evet evet, bütün suç onun!
Eros’un!
Ok ve yayını devretse de kızı Hedone’ne!
Aşkı doyasıya yaşasak yine…
Yorumlar
Yorumlar (Yorum Yapılmamış)
Yazı hakkında görüşlerinizi belirtmek istermisiniz?
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Benzer Yazılar
-
Ağustos Biterken ,Asıl Her Şey Şimdi Başlıyor!..
-
30 Ağustos
-
Bu Topraklarda Barış Filizlenmeli
-
HER YAŞIM
-
ÖNEMLİ OLAN BELEDİYENİN NE KAZANDIĞIDIR..
-
Çocuk evin aynasıdır…
-
Temmuz Ayında Geriye Dönmek mi, İleriye Gitmek mi? (Merkür Retrosu)
-
KATS SAHNE / HAYATTA BIRAKMAM Tiyatro Oyunu
-
İlişkinin ‘S’ini Kaybettik, Gören Var mı?”
-
KEVGİRLE KAYNAK TAŞINMAZ
-
HİBRİT
-
BAZEN