Yeni adresimiz
Ana Sayfa Yazarlar 1.09.2025 6 Görüntüleme

30 Ağustos

Öncelikle Beykozluları ve tüm okurları saygıyla selamlarım. Şu anda bu selamlamayı özgürce yapabiliyorsam, sizler özgürce istediğinizi yapabiliyorsanız, tüm bu özgürlüğü hala bazı vatandaş kesimlerimizin anlayamadığı Atatürk ve silah arkadaşlarının zekâları, çabaları ve vatan sevgilerine borçluyuz.

Cumhuriyet’i kurabilmek için Kurtuluş Savaşı sırasında Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün çevresinde bir araya gelen, tek yürek, tek yumruk olan tüm halkımızı, şehit ve gazilerimizi minnetle anıyorum ve bu duygunun gerçekten farkında olarak yapıyorum. Çünkü birçok insan bunun ne olduğunun farkında bile değil maalesef. Umarım 30 Ağustos Zafer bayramımızı herkes neyi kutladığının farkında olarak kutlar.

30 Ağustos bu Cumhuriyeti kurabilmenin en büyük ve nihai adımıydı. O yüzden tekrar belirtiyorum ki neyi kutladığımızın gerçekten farkında olarak kutlamalıyız. Ne olursa olsun Cumhuriyetimizin kıymetini çok, çok, çok ama çok iyi bilmeliyiz.

Birçoğunuzun bildiği üzere tiyatro sanatını icra eden biriyim. Tiyatro P.A.S olarak sahneye koyduğumuz eserler içinde Türk Kurtuluş Savaşı kahramanlarını ilk defa sahneye taşıyan bir seri proje gerçekleştirmiştik. BEN Serisi KURTULUŞ projesi kapsamında oyunlarımız Ben Kazım Karabekir / Ben Kara Fatma / Ben Hasan Tahsin!

Şimdi bu projeleri oynarken yaşadığım bazı olayları sizlerle paylaşmak ve aslında bir kısım insanların bakış açılarını size aktarmak istiyorum. İnanın bunları yaşarken insanların ne kadar akıldan, kültürden ve bilgiden yoksun olarak büyüdüğünü ve güya geliştiğini gördüm. Bu yüzden çok acı çektim ve bazı zamanlar aklımı yitirecek noktalara geldiğim olmuştur.

Ben Hasan Tahsin oyununu oynadığımız günlerden biriydi. Salonumuza gelen seyirciler arasında muhafazakâr oldukları belli olan bir çift de vardı. Oyun başladıktan kısa süre sonra bir kıpırdanma bir huzursuzluk hissayatını bu çiftten çok net algıladım ancak öyle bir yere oturmuşlardı ki oyundan çıkıp gitmeleri pek mümkün değildi. Salondan çıkmak için bütün seyirciyi rahatsız etmek durumunda kalacaklardı, bunu yapmadılar. Oyunun ilerleyen bölümlerinde dikkatleri yoğunlaştı ve oyunu gerçekten seyretmeye başladılar. O huzursuzlukları geçti. Oyun sonunda sahneye gelip fotoğraf çektirmek istediler.  Ayaküstü birkaç dakika sohbet ettik ve söyledikleri şuydu:

Bize Hasan Tahsin’i hiç böyle anlatmamışlardı. Onun hain olduğu ve Müslümanlık karşıtı bir burjuva olduğu şeklinde bilgilendirilmiştik!

İşte böyle sayın okurlar. Söylenen her şeye inanırsak söylenenler doğrultusunda, söylenen şekilde, söyleyen kişinin istediği gibi yaşamaya mahkûm oluruz. Yani iplerle oynatılan kuklalardan farkımız olmaz. Oysa Kuran’ın bile ilk emri OKU’dur… Her söylenene inanmak yerine araştırmalı, ilgilendiği konuyla ilgili tüm bilgileri öğrenmeli ve o bilgilerin de gerçekliğini araştırıp, emin olup ondan sonra kabul etmelidir. İnsan bilgiyi pınarından içmelidir. En saf hali kaynağın kendisidir.

Daha sonra bu seyircilerimizi doğruluğu ispatlanmış kaynaklara yönlendirdim. Sonraki günlerden birinde tiyatroya uğrayıp teşekkür ettiler. İcra ettiğimiz mesleğin getirisi olarak bir kişiyi bile aydınlatabildiysek ne mutlu bize!

Ben Kara Fatma oyunumuzun oynaması için bir belediye ile görüşme yapmıştık. Bir takım yazışmalardan sonra oyunu oynatamayacakları bilgisi geldi. Neden oynatamayacaklarını merak ettim ve ilgili belediyenin kültür müdürü ile görüşmek istedik. Neden oyunu oynatamayacaklarına dair tarafımıza verilen cevap ne idi biliyor musunuz? Sıkı durun söylüyorum!

KADIN PANTOLON MU GİYERMİŞ!

Bu cevaba inanasım gelmedi J. Bir an sessiz kaldım. Çünkü karşınızdaki bir ilin kültür ve sosyal işler müdürü! Bu kadar cahilce, bu kadar bilgisizce bir cevap alınamazdı. Derhal cevabını verdik.

Siz galiba bu konuda pek bilgili değilsiniz. O dönem ülkede savaşacak er kalmadığı için cepheye kadınlarımız gidip savaşmaya başlamıştı. Kadınlarımız olmasaydı, şimdi siz burada olabilir miydiniz acaba? Deyince bir şey söyleyemedi, ama yine de oyunumuz oynatamadık.

Yani şunu söylemeye çalışıyorum, biz bu cumhuriyeti öyle bir halkla birlikte savaşarak kurmuşuz ki! Yüzde 99’unun okuma yazması yok ama hayata dair öngörüleri ve bir bakışları varmış. Hayatın anlamını kavramış ve gelişmeye açık insanlardan oluşan bir halka sahipmişiz. Sağduyusu güçlü, doğruyu yanlışı net olarak ayırabilen bir insan topluluğu… Şimdi herkese soruyorum; bütün halk bu kadar yanlıştı da bu yüzden mi herkes Atatürk’ün çevresinde birleşti ve cumhuriyet kuruldu. Bizim halkımız öyle bir halk ki belki bir süre yanlış şeylere yönelebilir ama doğruyu gördüğü anda doğru olanın peşini bırakmaz.

Şimdi tekrar söylüyorum;

Cumhuriyetimize, kurulduğu zamanki bağlılıkla ve istekle sahip çıkalım. Gazilerimizin akıttığı kanları ve canlarını veren şehitlerimizi iyi hatırlayıp onlara gerekli saygıyı gösterelim. Ödünç aldığımız cumhuriyetimizi gelecek nesillere bütünlük içinde ve yükselterek verelim. Bir tane Türkiye Cumhuriyeti Devleti var. İyi sahip çıkalım!

 

BASTIĞIN YERLERİ “TOPRAK” DİYEREK GEÇME, TANI,
DÜŞÜN ALTINDAKİ BİNLERCE KEFENSİZ YATANI.
SEN ŞEHİT OĞLUSUN, İNCİTME, YAZIKTIR ATANI,
VERME, DÜNYALARI ALSAN DA BU CENNET VATANI. 

 

30 AĞUSTOZ ZAFER BAYRAMIMIZ KUTLU OLSUN.

 

 

reklam

Yorumlar

Yorumlar (Yorum Yapılmamış)

Yazı hakkında görüşlerinizi belirtmek istermisiniz?

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

İlginizi çekebilir

NE BİR EKSİK NE BİR FAZLA

NE BİR EKSİK NE BİR FAZLA

Özgün Haber Reklam Alanı
Özgün Haber Reklam Alanı
Tema Tasarım | AnatoliaWeb