Yerel yönetimler, kamu hizmetlerinin en temel taşıyıcılarıdır. Bu sorumluluk, yalnızca hizmet üretmekle sınırlı değildir; aynı zamanda mali disiplini sağlamak, kaynak yaratmak ve kamu gelirlerine sahip çıkmak da belediyelerin asli görevleri arasındadır. Beykoz Belediyesi özelinde yaşanan son gelişmeler, bu görevlerin ne denli hayati olduğunu bir kez daha ortaya koymuştur.

2024 yılı bütçesinde Beykoz Belediyesi’nin 1 milyar 205 milyon TL vergi geliri elde etmesi öngörülmüştür. Ancak yıl sonuna gelindiğinde gerçekleşen vergi geliri yalnızca 465 milyon TL ile sınırlı kalmıştır. Bu, hedeflenen gelirin yalnızca %38’inin gerçekleştiğini göstermektedir. Söz konusu oran, tahsilat kapasitesindeki ciddi yetersizliği ve gelirlerin kontrol altında tutulamamasını ortaya koymaktadır.

Bu dramatik fark, belediyenin yalnızca yatırım yapmasını değil, temel hizmetlerini sürdürebilmesini bile zorlaştırmaktadır.

Belediyenin personel giderleri, 2024 yılı verilerine gore sadece memur ve kadrolu çalışanlar için yıllık yaklaşık 300 milyon TL’ye ulaşmaktadır. Bu tutara belediye şirketlerinde görev yapan personelin maaşları ve SGK/vergisel yükümlülükleri dâhil değildir. Bu durumda, yalnızca elde edilen vergi gelirleriyle personel maaşlarının bile karşılanması mümkün görünmemektedir.

Bu tablonun sorumluluğu yalnızca rakamlarla açıklanamaz; aynı zamanda yönetsel iradeyle de ilgilidir. Belediye yönetiminin, mevcut gelir kaynaklarını koruması, sahaya hâkim olması ve kaçak potansiyel taşıyan tüm gelir unsurlarına sahip çıkması şarttır.

Merhum Cumhurbaşkanı ve Başbakan Süleyman Demirel’in yıllar önce söylediği gibi:
“Kaynak yoksa, kaynak yaratılır.”
Bugün bu söz, Beykoz Belediyesi için bir hatırlatma değil; bir zorunluluktur. Kaynak eksikliğine çözüm üretmek, sadece teknik bir görev değil, siyasi bir sorumluluk haline gelmiştir.

Beykoz’un mahallelerinde  kamu gelir potansiyeli barındıran bölgeler olarak öne çıkmaktadır. Bu sahalara gidilmeden, bu mahallelerin ekonomisine temas edilmeden, kamu gelirlerine sahip çıkılamaz. Belediye yönetimi, gelirlerin fiilen nereden kaçtığını bilmelidir.

Kamu kaynağına sahip çıkmak yalnızca denetimle değil, aynı zamanda liyakat ve güvenle olur. Eğer belediye yönetimi, kaynakları ‘kevğirle su taşır gibi’ kullanıyorsa, bu kaynak hiçbir yere ulaşamaz. Su dökülür, güven zedelenir, kaynak heba olur. Kamu yönetiminde şeffaflık, güven ve ehliyet olmazsa olmazdır.

Beykoz Belediyesi’nin bu mali yapıyla hizmet üretmesi sürdürülebilir değildir. Bu sebeple:

– Kısa vadeli: Tahakkuk ve tahsilat dengesi kurulmalı, mevcut gelirler en etkin biçimde toplanmalıdır.
– Orta vadeli: Belediyenin şirketleri ve iştiraklerinin finansal verimliliği yeniden değerlendirilmeli, giderler disipline edilmelidir.
– Uzun vadeli: Yerel ekonomi güçlendirilerek, gelir tabanı genişletilmelidir.

Bunlar ertelenemez sorumluluklardır.

Beykoz Belediyesi’nin yaşadığı mali daralma, yalnızca sayısal bir zorluk değil; yönetsel ve siyasal bir sınavdır. Bu sınavın başarıyla geçilmesi, ancak gelirlerin artırılması, harcamaların rasyonelleştirilmesi ve kamu kaynaklarına etik bir sahiplenme ile mümkündür.

Aksi takdirde, halkın güveni kaybedilir, kamu hizmetleri aksar ve belediye yönetimi tarih önünde hesap verir.