SEÇİMDEN ÖNCE HATIRLAMA
Pusulayı üfle, tersini çevir, ikiye katla falan hatırlatması değil. Geçelim bunları.
Memleket kimsenin babasının çiftliği değil.
Balyoz Ergenekon davaları sırasında Adalet Bakanlığı görevinde bulunmuş olan Sadullah Ergin’in Ankara 1. bölgeden aday gösterilmesi bir süre konuşuldu. İzmir’de düzenlenen bir oturumda bir genç Kemal Kılıçdaroğlu’na şu soruyu yöneltmiş:
“Balyoz Ergenekon davaları döneminde Bakan olan, Fetöyle açık ilişkisi olan böyle biri bıyığını kestiği için affedildi mi?”
Partilerin isim seçimine karışılamayacağı şeklinde yanıtlanırken ben de şunu sorarım: “Kapı gibi Anayasa yapımı ve maddeleri için planlamalar yapıyorsunuz da aday seçimine mi karışamıyorsunuz?”
Gencin sorusunu izlerken birkaç yıl önce Anadolu Hisarı Öğretmenevinde düzenlenen bir etkinliği izlemek üzere bulunduğumda, konuk gazeteci Can Ataklı’ya sorduğum soru aklıma geldi. Ataklı, konuşmasında Ekmelettin İhsanoglu’nun (Ekmek için Ekmelettin) propagandasının yetersiz yapıldığından dem vurdu. Ben de şu soruyu yöneltmiş bulunmuştum kendisine: “Ekmelettin Bey için sandığa gitmeyenler, bir daha Atatürkçülüğü ağızlarına almasınlar diyen Uğur Dündar’dan sonra siz de bunları söylüyorsunuz. Gazetecilik böyle mi olmalı? Vatandaşa gelecekle ilgili öngörülerde kılavuzluk etmesi gerekmez mi?”
Fakat aldığım yanıt yanıtsızlık oldu:
“Böyle sorularla başkalarının vaktini alıyorsunuz”
El cevap…
Bugün ise hal hepimizin gördüğü gibi kaotikliğini sürdürürken (bir tarafta Hüdapar, bir tarafta HDP, yanda eski yönetici ve yeni partililer), tepkisel sonuçlar doğuran Ergin adaylığının basındaki yansımaları tuhaf.
Mesela Fox Selçuk Tepeli: “Yani yetkililerin adaylar seçilirken daha titiz olması gerekiyor gibi.”
Mesela Halk TV A.Aslan: “Ergin’in adaylığı tepki çekmiş. Bunlara takılmayacaksınız artık.”
Peki Metin Feyzioğlu üzerinde tepinilirken neden reva gördünüz?
Feyzioğlu neden kötülendi?
Zeytindalı Harekâtı’nın son bulması talebiyle milletvekillerine mektup yazan 170′ i aşkın isme “Aydın olmak bu değildir. O mektubun adresini değiştirin. Kandil’e gönderin. TSK meşru savunma hakkını kullanmaktadır” dediği için mi?
“Resmi dil anlamında çok dilliliği dünyadaki pek çok üniter devlet gibi ben doğru bulmuyorum” dediği için mi?
Lefkoşa Büyükelçisi olduğu için mi? (Çok ta isabetli bir görevlendirme yapılmış.)
Ama belki kadın kotasından vekil olmasıyla, Atatürk’e kefere demesiyle, Ulusalcılar istifa eder giderse hiç fena olmaz demesiyle bilindik Mehmet Bekaroğlu getirilse tepki çekmezdi!
Seçimden önce İhsanoğlu’nun Cumhuriyet değerlerini yansıtmadığını savunarak “Ben seçmene ne anlatacağım? Bağımsız laik bir Cumhuriyet’e inanıyorum. Ama siyasal İslam tatlı mı diyeceğim” diyen Prof. Süheyl Batum, Emine Ülker Tarhan, Dilek Akagün Yılmaz, Ümit Kocasakal, Birgül Ayman Güler ve daha birçok değerli Ulusalcı kimliğe ne oldu?
Anayasa uzlaşma komisyonunda gösterdikleri karşı mücadelenin sonunda tasfiye mi oldular?
Görünen köy klavuz istemez.
Yazık.
Ülkemizin milli çıkarları doğrultusunda fikir beyan eden şahsiyetlerin pasifize edildiği için yazık.
Anayasa deyince oydaşa oydaşa neoliberallerle siyasal İslamcıların oydaşacakları konular da olacak belli ki.
Anti laiklik ve yerel yönetimler özerkliği…
Neden mi? 1921 Anayasasına öykünüp durmalarından anlaşılıyor da o sebepten.
Kurtuluş Savaşı sırasında savaş koşullarında hazırlanmış topu topu 24 maddelik bir metin. 1924 yılında yeni Anayasa yürürlüğe girince geçerliliği kalmayan bir geçici Anayasa.
Denge ve Denetleme Ağı adındaki bir oluşumun 1921 Anayasası ile ilgili videosunu vay be diyerek izledim. Epey bir methiye düzüyorlar pek muhterem akademisyenler. Neden övüyorların özeti:
Oydaşma (uzlaşma) var. Türk kelimesi yok Türkiye var. Yerel yönetimler özerkliği var. Yerel kongreler var. Azınlıkların, farklı sosyolojik, etnik katmanların katılımıyla yapılmış olması var. Eşit yurttaşlık var.
Ez cümle gelecekte anayasa konusu ve sorunsalı var.
Seçimlerimizin ülkemize hayırlı olması dileği ile pusulanız BANDIRMA VAPURUNDAN yana olsun…